Sosyal Medya

Makale

Kılıçdaroğlu’nun İslamiliği

Kahvehane muhabbetlerini çok severim. Elindeki kâğıtları kararken 'Japonlar bu hale Kur'an-ı Kerim okuyarak gelmiş abi. Biz elimizdeki hazinenin kıymetini bilmiyoruz. Bak elin gavuru bin türlü icat çıkarıyor Kur'an'dan' diyerek başlayan muhabbet uzar gider. Ta ki masadakilerden biri 'kes tatavayı da kağıdını oyna' diyene kadar.

CHP Genel BaÅŸkanı Sayın Kemal KılıçdaroÄŸlu'nun hastasıyım. Özellikle danışmanları tarafından bilgilendirmediÄŸi, zaten kendisinin de iyi bilmediÄŸi meselelerde söz alınca çok eÄŸlenceli bir siyasetçiye dönüşebiliyor. 'Ne yapalım, arkadaÅŸ biraz ÅŸey…' demiÅŸti bir büyüğümüz, adı bende kalsın.

Askerliği 18 ay zannetmesini, Hz. Ali (r.a) için 'kitapları olan bir İslam düşünürüdür' demesini, AK Parti'nin memleketi 20 yıldır yönettiğini söylemesini falan çok eğlenceli buluyorum ben.

Fakat Sayın KılıçdaroÄŸlu'nun TÃœRK-Ä°Åž Genel Kurulu'nda yaptığı konuÅŸmayı hiç de eÄŸlenceli bulmadım. DoÄŸru kelime 'trajik' bence…

Şöyle dedi Kılıçdaroğlu: 'Türkiye'de etnik kimlik üzerinden siyaset yapılıyor. Bu da ayrışmaya götürüyor. Komşumuzun, arkadaşımızın kimliğini sorguluyoruz. Biz böyle değildik.'

Çok doÄŸru. 80 yıllık Kamalist vesayetin memleketin köküne ektiÄŸi 'etnik kimlik siyaseti'nin sonuçlarını çok ağır ödedik, ödemeye de devam ediyoruz. 'VatandaÅŸ Türkçe konuÅŸ' sloganları da aklımızda, Cumhuriyet sonrası tüm Müslüman olmayan unsurların memleketten söküp atıldığı da aklımızda… Hatta sadece etnik kimlik siyaseti deÄŸil, dini kimlik siyaseti de yapılarak dergâhların, tekkelerin, Kuran kurslarının başına neler geldiÄŸi de aklımızda.

Yani şu: Ağırlıklı olarak başında bulunduğu partinin ürettiği bir olgudan şikâyet ediyor Sayın Kılıçdaroğlu.
Ve belleğimize yepyeni bir kavram hediye ederek devam ediyor konuşmasına: 'İslamilik araştırması sonucuna göre, İslami kurallara, yani bizim inandığımız o temel değerlere en çok uyan 3 devlet var. Sırasıyla Yeni Zelanda, Lüksemburg, İrlanda... Türkiye 103. sırada yer alıyor. Şimdi elinizi vicdanınıza koyun. Neden Türkiye bu halde? Neden sorgulamıyoruz?'

'Ä°slamilik araÅŸtırması' meselesi çok zevkli mesele… Tam kahvede kâğıt dağıtırken konuÅŸmalık... 'Adamlar araÅŸtırma yapmış abi. Yeni Zelanda bizden daha Ä°slami imiÅŸ… Hadi Kur'ân okumuyoruz, bari Ä°slam yazarı ve düşünürü Hz. Ali'nin kitaplarını okusaydık iyiydi' diye yardırır gidersin icabında…

'Türkiye neden bu halde?' sorusunun cevabı üzerine de düşünmek lazım elbette. Çetin Altan'ın 'şehirden Müslümanlığı kovan asıl saik cumhuriyetin yürüttüğü politikadır' minvalindeki sözlerinden mi başlasak tartışmaya? Yoksa onu geçip 'bütün İslami yapılara adeta birer yeraltı örgütü muamelesi yapanların gerçekten cevaplaması gerekiyor bu soruyu' mu desek? En iyisi şöyle söyleyip zihin açmak: 'Haccın her sene Kurban bayramına denk gelmesinden işkillenen nesiller yetiştiren kimdir acaba? Sekülerizmi bir devlet ideolojisi olarak bu topraklarda müesses nizam haline getiren kimdir acaba? Türkiye'de İslamiliği önemseyenler kim, onu yok etmek için gayret gösteren kimdir acaba?'

Durmuyor ve devam ediyor Sayın Kılıçdaroğlu. Diyor ki: 'Defalarca söyledim ne işimiz var Ortadoğu bataklığında? Bana ne Ortadoğu bataklığından. Niye gidiyoruz, silah gönderiyoruz oralara? Neden Müslüman'ı, Müslüman'a kırdırıyoruz? Defalarca söyledim. Efendim siz Esadcısınız. Yahu bana ne Esad'tan kardeşim.'

Hah. Burada bir duralım. Duralım ve şöyle diyelim: 'İslamilik bu değil Sayın Kılıçdaroğlu.'
İslamilik, zorda kalana, dara düşene, yurdundan sürülene, mağdur duruma düşene yardımı şart görür. Üstelik yine aynı İslamilik, dünyanın herhangi bir noktasında herhangi bir Müslüman'ın yaşadığı herhangi bir noktayı 'bataklık' olarak tanımlamayı reddeder. Hele bu tanımı sizin analarının sütünden emdikleri sütü (öyle değil biliyorum, kendi ifadesini ödünç aldım) burunlarından getirdiğinizi iddia ettiğiniz emperyalistler yapıyorsa hepten reddeder. Zaten aslına bakarsanız 'Ortadoğu' diye bir yer de yoktur, o da bir emperyalist yavesidir ya; bu kadar İslamilik size ağır gelecek diye pas geçiyorum şimdilik onu. Hem zaten Mersin'i güneydoğuda zanneden birine 'Ortadoğu, Amerika'dan bakınca Ortadoğu'dur. Bizim için oraların adı Bilad-üş Şam'dır. 1.200 yıllık ortak bir kültürümüz, geçmişimiz vardır' falan deyip de ortalığı karıştırmanın da bir mantığı yok. Değil mi?

Ne diyordu Åžehriyar: 'Boraltan Köprüsü'nden geçmek isteyen Müslüman soydaÅŸlarının katledilmesine müsaade eden bir geçmiÅŸin temsilcisine dert anlatmaya çalıştığının farkındasın deÄŸil mi yeÄŸen? Ä°slamilik konusunda gölge etmesinler, baÅŸka ihsan istemez.'  

Yeni Åžafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.